14 ŞUBAT YAZISI DEĞİLDİR!
14 Şubat Sevgililer Günü…
Kimine göre kapitalizmin kasalarını doldurmak için uydurduğu para
harcama günü, kimine göre ise sevgi sözcükleriyle doldurmak ve sevdiği kişiyi
mutlu etmek için kutlanılan gün.
Yüzyıllar boyu dünyanın dört bir yanında kutlanan bu gün, asırlar önce
kendisini sevgi için feda eden Saint (Aziz) Valentine adına kutlanıyor. Uzun ve
romantik bir tarihçesi olan bu günün öyküsü ise şöyle; Milattan önce 4.
yüzyılda bir geleneğe göre, her yıl belli bir günde düzenlenen festivalde kura
çekerek eşleşen çiftler, gelecek yılın o gününe değin birbirinin sevgilisi
olurmuş... Derken, İmparator Cladius, genç sevgililer için düzenlenen bu
özel günden rahatsız olmuş, iyi savaşamadıkları gerekçesiyle sevgililerin birlikte
olmasını ve evlenmelerini yasaklamış. Ancak Saint Valentine isimli bir
aziz, imparatordan gizlice genç çiftleri evlendirmeye devam etmiş. bir gün
imparator, bu durumu anlamış ve azizi idam ettirmiş. İşte, o gün bugündür
kendisini başkaları için feda eden Saint Valentine adına, öldüğü gün olan 14
Şubat Sevgililer Günü olarak anılmaya başlanır. Geçen zaman içerisinde ise 14 Şubat sevgililerin,
aşıkların birbirlerine aşk mesajları yolladığı bir gün haline gelmiştir. 1800’lü
yıllardan sonra Amerika'da Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını
yollamasından bu yana günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir
olay olmuştur.
Sevgililer Gününü; sevgilisi olanlar ve sevgilisi olmayanlar
başlıkları altında ikiye ayırmak mümkün. Sevgilisi olanlar için 14 Şubat,
neredeyse bir ay öncesinden sabırsızlıkla beklenen bir mutluluk günüdür.
Televizyonda, internette, yazılı ve görsel medyada yayınlanan aşk temalı
reklamların yönlendirmesiyle günler öncesinden hediyeler seçilir, gidilecek yer
planlanır. Ne giyileceğine karar verilir. Etrafa mutluluk hormonları yayılır,
bolca gülücükler saçılır, keyifli iştir yani. Sevgilisi olmayanlar için ise 14
Şubat; Televizyonda, internette, yazılı ve görsel medyada sevgililer günü
hatırlatmalarıyla karşı karşıya kalınan;
sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, kafelerde neşeli ve mutlu insanları
hafif bir kıskançlıkla (ben hafif diye yazıyorum ama kıskançlık dozajı kişiden kişiye değişiyor)
izleyen ‘Sevginin günü mü olurmuş? Kapitalizmin oyunu, tüketim çılgınlığı türü
söylemlerle süslenen sevgililerden kadar
yalnızlarında konuşmakta olduğu
fakat sevgilisi olanların aksine pek de
sevgi dolu bakmadıkları bir gündür.
Özel günlere alerjisi olan birisi olabilirsiniz, zaten
isteyen bunların hiçbirisini kutlamaz, olur biter. Sevmek, sevilmek, sevilen
kişiyle abartmadan samimiyetle hediyeleşmek güzel şeyler tabi. Ancak
unutulmaması gereken şey, sevgi
takvimden seçilen bir günle kutlanan; hediyeler, kalp
şeklindeki çikolatalar, kucak dolusu çiçeklerle süslenen satın alınmış mutluluklar da değildir. Zaten bir insanın diğerini tüm
içtenliğiyle, karşılıksız sevmesi en
güzel hediye değil midir ? Sevgiyi yüreğinde hissedip, her zaman sevgiye inanan, sevmekten
vazgeçmeyen herkesin sevgi dolu bir gün
geçirmesi dileğiyle..
Yorumlar
Yorum Gönder