BİZ BÜYÜDÜK VE KİRLENDİ DÜNYA
Oyun alanlarının bol olduğu sokaklarda oyunları uzatıp,
genelde hava kararınca ya da anne babanın seslenmesiyle istemeye istemeye eve
giderdik. Sokaktaki bir çok ev müstakildi
ve bahçelerindeki meyve ağaçlarından
meyve çalar, genelde yakalanırdık. Önce
bahçenin sahibinden güzel bir uyarı, sonra anne ve babamızdan gereken dersi
alırdık. Eve geç gitmememiz için
uydurulan ‘Aşağı mahallede çocukları
kaçıran biri varmış’ hikayelerine inanmaz yine bildiğimiz gibi hareket
ederken, kötü adamların filmlerde
olduğunu zannederdik. Şimdi ise oyun
alanlarının bulunmadığı, park diye
adlandırılan küçük; üç-beş oturma
bankının ve bir kaç salıncakla kaydırağın olduğu yerlerde, sokakta
çocukların görünmediği günlerdeyiz.
Yaşadığımız dönemde sıkça duymaya
başladığımız sapık sözcüğü ve bunun ete kemiğe bürünmüş hali olan kötü niyetli, hastalıklı ruh haline sahip
kişilerin yarattığı olaylar
bunun en büyük sebebi.
Küçükken yaşadığımız mahallelerin zengini ve fakiri vardı.
Aynı mahallede yaşayanların ekonomik durumu birbirine benzerdi. Zenginler; rezidanslar ve villalarda
oturmadığından, reklam-moda sektörü pek yaygın olmadığından özentilerimiz
yoktu. Ve dışarıda genelde diğer çocukların canı çekmesin diye bir şey
yiyip-içmezdik.
Sonra küçük esnaf mahallenin önemli figürlerindendi. Her
ürün kendi esnafında satılırdı. Et kasapta,
meyve-sebze manavda, makarna , salça, kola bakkalda. Her şey ihtiyaca
göre alınırdı. Ve savurganlık hoş karşılanmazdı. Bugün ise dükkanlar AVM denen ve her boş görünen arsaya yapılan çok katlı
ve çok şatafatlı yapılara yerleştirildi ve ihtiyaçtan fazla mal reklam ve
vitrin oyunlarıyla tüketiciye ulaştırılıyor.
Geçmişe baktığımızda her zaman her şeyi büyüklerin
bileceği küçüklerin susup dinlemesi
gerektiğini kabullenmiştik. Bu durum çocuğun özgüven kazanması konusunda
tartışma konusu da olabilir tabi günümüzde.
Çağımız ise teknoloji ve internet çağı. Bir çok yetişkin bilgisayar,
internet ve sosyal medyayı kullanmayı
çocuklarından öğrendi.
İnternet çağı farklı bir dünya.
Sosyal medyada her şeyimizi paylaşıyor, ne kadar çok beğeni alırsak o kadar
mutlu oluyoruz. Çocukken komşunun kapısını çalıp “bir işiniz yoksa akşama size
oturmaya geleceğiz” diyen biz, günümüzdeki bu tarzı nasıl kabullendik
bilemiyorum.
Ve yine kabullenmeliyiz ki günümüz internet ve teknoloji
çağı. Her şey modern, hızlı, kolay ve
yapay ve kimimiz içinde karışık. Her şeyin
yavaş, doğal ve sade olanını tercih etmek, hem toplum hem de her
kesimden bireyler için daha sağlıklı ve güvenilir olurdu. Eski hayat tarzımızı
koruyarak zamana ayak uydurabilseydik
bugün daha az kirli bir dünyada yaşıyor olabilirdik.
Demem o ki, biz küçüktük ve bizden ibaretti dünya. Biz
büyüdük ve dünyanın bizden ibaret
olmadığını gördük. Yanlışı-doğruyu,
iyiyi-kötüyü, kavgayı-dostluğu, gözyaşlarını-
acıları, insanların haklarının gasp
edilişini, terörü-savaşı, haksızlıklara mücadeleyi gördük. En kötüsü masum
insanların, çocukların ölmesini gördük. Dünya bizden ibaretken küçük ve temizdi
oysa. Ne demiştik yazıya başlarken?
‘Yenik düşüyor her şey zamana, biz büyüdük ve kirlendi dünya...’
👍🏻
YanıtlaSil