OKUMUYORUM,OKUMUYORSUN,OKUMUYORLAR
Kitap okumayı
sevmeyen bir toplum olduğumuz hepimizin şikayet ettiği konuların başında
gelir. Bu durumu istatistiğe döküp can sıkıcı rakamlar vermek istemem ama ülke olarak kişi başına okunan kitap sayısı
hesaplandığında olumsuz anlamda zirveye
oynuyoruz. Bu kadarını bilmek yeterli
sanırım. Peki neden okumuyoruz? Bunun
cevabını vermemiz için evvela samimi olmamız gerekiyor. Bahane bulmamalıyız.
Bahaneleri sıralamaya başlayacak olursak;
dizim var, sınavım var, işim var, gücüm var. Var oğlu var yani. Saymakla bitmez üreteceğimiz bahaneler. Bu bahaneler içinde en inandırıcı gelmeyeni
ise param yok denmesi. Oysaki en yakın kütüphaneye gidip ücretsiz üye olup yine
ücretsiz kitap okuma imkanına sahibiz.
Kendimize sormaya başlayalım. Neden okumuyoruz? Aslında
meraksız bir millet değiliz. Komşumuzda, arkadaşlarımızda eş dostumuzda ne
olduğunu ünlü diye nitelendirdiğimiz magazin insanlarının neler yaşadığını
merak ediyoruz. Ama konu kitap okumaya
gelince bahane üretmeye başlıyoruz. Günde ortalama 5-6 saat televizyon izleyen
bir toplumuz, belki daha fazla. İzlediğimiz dizilerdeki ana karakterler esas kız ya da esas oğlan
kitap okumaya yönlendirmediği için mi okumuyoruz. İzlenme rekorları kıran dizilerin kitaplardan
uyarlandığını bildiğimiz halde 1 haftada hadi en fazla 15 günde okuyacağımız
kitabın tamamını iki yada üç senede izlettiren
ve her hafta diziyi en heyecanlı yerinde kesen; bir hafta sabırsızlıkla
bekleten sosyal medyada, işte, dostlar arasında sohbetini yaptığımız dizinin yapımcılarına inandığımız için mi okumuyoruz?
Ya da ülkede en çok izlenilenler
arasında yer alan evlendirme programlarına katılan adayların kitap okumaya
yönlendirmemesi yüzünden mi? Yoksa 90
dakika oynanıp biten ama yorumları saatlerce süren futbol programları yüzünden
mi okumuyoruz? Genelde ağır dram içeren ve yine çok izlenen kayıp bulma
programlarına girmiyorum bile. Gerçi sorsan hepimiz belgesel izliyoruz ama
şimdi konumuz bu değil.
İnternet kullanımı yani
bilgisayarlar, tabletler ve akıllı cep telefonları da kitap okumamıza
engel olan etkenlerde ilk sırada diyebiliriz. Özellikle elimizden hiç
düşürmediğimiz akıllı telefonlar. Yolda, yemekte, gittiğimiz mekanlarda ilk
fırsatta kullandığımız şey akıllı telefonlar. Hatta uykuya bile birlikte
dalıyoruz desek yeridir. Genel olarak iş yerine ve okula giderken toplu ulaşım
araçlarını kullanıyoruz. Ve bu araçları
kullanırken yolculuk bitene kadar yine elimizden düşürmüyoruz telefonları. Oysa
ki en az 20-25 dakika süren bu yolculuklarda ilginizi çekecek herhangi bir
kitaptan 10 sayfa okuma imkanımız olur, belki daha fazla.. Ama onun yerine genelde sosyal medyada kim neyi paylaşmış,
kim neyi söylemiş diye takipteyiz. Şunu
da diyebilirsiniz tabi; ‘Ben akıllı
telefondan kitap, dergi gazete
okuyorum.’ Ama bilmeniz gereken
bir şey var. Göz sağlığınız açısından bunun zararlı olduğu bilimsel açıdan
kanıtlanmış durumda.
Kitap okumak kelime haznemizin artmasına ve
bilinçlenmemize vesile olur. Okumayan
bir insanın kelime haznesinin bilimsel
olarak 200 civarında olduğundan bahsediliyor. Oysa okuyan bir insanla
yaptığınız sohbeti hatırlayın. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Sohbet
bitmesin diye de düşünürsünüz. Bu da okumasıyla birlikte kelime dağarcığının
arttığının en basit işareti.
Bir sonraki ilk boş vaktimizde elimizi bilgisayara, tabletlere, akıllı telefonlara
ya da televizyon kumandasına uzatmadan evvel bir kez daha düşünelim ve ilgimizi
çeken sevdiğimiz bir kitapla okumaya başlayalım. Zamanın nasıl geçtiğini ve
sayfaların nasıl bittiğini anlayamayacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder