SOR BAKALIM NİYE TÜKETİYORUZ?
Tüketim Toplumu… Gelişen teknoloji, ekonomik koşullar, ve üretici
firmaların olmazsa olmazmış gibi gösterdikleri ürün pazarlama yöntemleri ile günümüzün
yadsınamayan gerçeği. İnsanların ihtiyaç duysa da duymasa da sürekli bir şeyler satın almasıyla oluşturduğu
hepimizin dahil olduğu toplum.
İnsan kendisine şu soruyu sormadan edemiyor. Kaçımız gerçekten sadece
ihtiyacımız olan mal ve hizmeti satın alıyoruz. Her ay yapılan giysi ve
kozmetik alışverişi, bir üst modeli çıktığında değişen otomobil, beyaz eşya, ev
mobilyaları, telefon, tablet ve benzeri ürünler. Hep tüketiyoruz. Neden? Üstelik bunları almak için para kazanmak
zorunda olan biz, durmaksızın çalışıyoruz.
Hafta sonu tatilinde ya da izinli
günümüzde o da olmadı internetten
alış-veriş yaparak kazandığımız parayı harcıyoruz, yetmeyince kredi kartını
kullanıp, ondan da harcıyoruz. Olmadı bankalardan ihtiyaç adı altında yüksek
faizli krediler çekip tüketmeye devam ediyoruz. Sürekli çalışıp ve sürekli
harcıyoruz yani. Işıltılı vitrinleri ve yaptıkları indirimlerle insanları
kendisine çeken Avm’ler sayesinde biraz, belki de tümüyle, kıtlıktan çıkmış
gibi alış-veriş yapıyoruz. Eskiden olduğu gibi kimsenin elinde bir ihtiyaç
listesi de göremiyorum ben. Ne bulursak alıyoruz, doluşturuyoruz. Sonra da ay
sonunu nasıl getireceğiz diye kara kara düşünüyoruz.
Eskiler bir şey söküldü mü, diker,
yamalar kullanırdık, atmayı düşünmezdik pek, derler. Çünkü ulaşmak zordu,
değeri vardı. Elindekini korumak, yaşamı, kendini korumak, kısacası ayağını
yorganına göre uzatmak esastı. Günümüz
tüketim toplumunun en belirgin özelliği "evladiyelik" kavramının
ortadan kalkmış ya da kaldırılmış olmasıdır. Artık bir buzdolabının, çamaşır
makinesinin, ev mobilyasının veya otomobilin 20 sene çalışmasını
düşünemezsiniz. Esasında bu tarz ürünler
de mevcuttur ama artık kolay alınır değildir. Aldığınız ürünü almalı, en fazla
garantisi dolana kadar kullanmalı ki garanti süresi bittiğinde yeni modelini
almak zorunda kalalım. Bazı ürünlerde ise
alınan eşyanın daha taksitleri bile
bitmeden yeni çıkan modeliyle değiştirme
eğilimi oluşuyor. İnsanların sürekli değiştirdiği cep telefonları buna
verilecek en güzel örnek.
Sorumluluk sahibi bir insan kendisine sık sık bu soruyu sormalı: Neden? Sıklıkla
tüketilen bu şeylere neden ihtiyacım var?
Tükettiğim bu şeylere ihtiyacım olmadığı halde neden ve nasıl ihtiyaç
duyar hale geldim? Tüketmeden önce yaşamdan beklentilerini gözden geçirmeli ve
gerçekçi olmalı insan. Neyi, neden istediğini sorgulamalı. İstediği şeylerin
onu gerçekten tatmin edip etmeyeceği üstüne düşünmeli. Alınacak eşyanın
ihtiyaçtan dolayımı yoksa arzulamaktan dolayımı olduğunun ayrımını yapmalı. Almazsa
birkaç gün sonra varlığını bile unutacağı bir telefon, giysi ya da ayakkabı
için kendini kaybedip onca parayı saçmamalı diye düşünüyorum. Yazımı bu konu
ile alakalı bir söz ile bitirmek istiyorum. Mütevazi yaşamıyla dünyaca tanınan Uruguay eski devlet başkanı Jose Mujica
der ki: "Gereksiz ihtiyaçlardan oluşan koca bir dağ yarattık. Bir şeyler
satın alıyoruz, sonra çöpe atıyoruz. Aslında boşa harcadığımız şey,
hayatlarımız. Bir şey satın aldığımda veya siz aldığınızda ödemeyi parayla
yapmıyoruz. Ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmak için harcadığımız zamanla
yapıyoruz. Aradaki fark ise şu: hayatı satın alamazsınız. Hayat geçip gider...
ve hayatınızı boşa harcayıp özgürlüğünüzü kaybetmek korkunç bir şeydir."
Yorumlar
Yorum Gönder