DEĞİŞEN ZAMAN DÖNÜŞEN İNSAN
Komşuluk… İnsanın toplum içindeki gerek ev, gerekse iş yaşantısındaki en önemli karakterlerden
bir tanesi. Atalarımız komşu denince
hemen akla gelen ‘Komşu komşunun külüne
muhtaçtır” , ‘Ev alma komşu al’ sözleriyle
komşuluğun ne kadar önemli olduğunu
belirtmiş zamanında. Yıllar ilerledikçe
ve imkanlar geliştikçe günümüz modern, kentleşme sürecinde komşuluk gittikçe zayıflayan bir değer haline gelmekte. Genelde komşuluktan
bahsedilirken ‘Nerede kaldı eski komşular’ diye
başlarız hemen söze. Bir üst katımızdaki komşumuzun adını bile bilmeyiz
mesela. Sadece simaen tanırız. Asansöre binince sahteden bir merhaba ile
geçiştiririz. Eve girince umursamayız. Öldü mü kaldı mı? Aç mı tok mu?
Senelerdir aynı apartmanda oturan komşular vardır ama birbirleriyle
konuşmazlar. Asansörde yan yana gelseler bakmazlar, günaydın-iyi günler gibi
kavramları yoktur. Başlarını çevirirler birbirlerine ta ki üst komşunun bir şey
silkelemesi, gürültü yapması, küvetinin akıtması,
tuvaletinin tıkanması gibi durumlarda ya
da apartmandaki birinin aidatı ödemeyip
de kendisinin zarar görmesiyle aynı yerde yaşadıklarının farkına varırlar.
‘Akşam evdeyseniz size oturmaya geleceğiz’
cümlesini kuran şanslı çocuklardanım. Gerçekten de eskiden daha bir sıcaktı bu komşuluk ilişkileri. Misafir mi geldi? ve o an yağ, şeker, tuz
vb... bir şeyin eksik olduğunu veya bittiğini mi fark ettiniz? Komşu sizin acil
durum çantanızdı. Sonrasında eksik şey eve alındığında tekrar komşuya geri
verilirdi, komşu almazdı. Ya da ufak bir tamire ihtiyacınız mı var? belki komşu
anlar diye ona danışılırdı. Yıllar içerinde bir akrabaya dönüşen, dost olan,
sırdaş olan, çekinmeden kapısı çalınabilen ve çoğu zaman aileden biriydi
komşu. Ben böyle komşuluklar gördüm hala
da yaşanıyor bir yerlerde. Ebeveynlerim evde yokken beni arada bir kontrole
gelen komşularımız vardı. Elektrik kesildiğinde anında gelip kapımı çalan...
Tatile giderken anahtarımızı verdiğimiz, evimize girip çiçeklerimizi
sulayan… Bunlar çocukken hatırladığım
komşuluk anılarım... Daha çok güveniyorduk
insanlara, herkesten şüphe duymadığımız, her bakıştan anlam çıkarmadığımız
günlerdi. Komşuların önemi, komşuluğun sıcaklığı genelde zor günlerde belli
olurdu. Zor günlerinizde size destek olan, acısını sizinle paylaşan komşular
gerçekten insana ayrı bir güven ayrı bir huzur verirdi.
Esasında zayıflayan komşuluk
ilişkileri yalnız ülkemize has bir durum da değil tabi. Komşuluk ilişkilerini
yeniden canlandırmak amacıyla, insanların çevresinde yaşayanları tanımasını ve iletişim kurmasını teşvik
amaçlı, ilk kez 17 Kasım 1999’da Paris’te kutlanmaya başlayan ve daha sonra
her 17 Kasım'da ülkemizde ve bir çok Avrupa ülkesinde de kutlanan Dünya Komşular Günü etkinliği de oluşturulmuş.
Günümüzde artık klişe bir tabir olan 'komşuluk
ölüyor' kavramının doğruluk payı gerçekten var. Bunu engellemekte bizim
elimizde. Komşuluk ilişkilerinin zayıflamasının
sebebi her neyse; gelişen teknolojinin
yaşamı değiştirmesi, ekonomik koşullardan dolayı sınıflara ayrılma, siyasi
düşünceler ya da vakit darlığı… ‘Nerede kaldı
eski komşuluklar’ demek yerine, geçen
zaman ve değişen yaşam koşullarına
rağmen eskisi gibi olmasa da insanlarla
sıcak ve samimi diyalog kurmanın
yollarını aramalı. İlk adımı atmanın yolu da o kadar zor değil. İster merdivenlerde,
ister asansörde ya da yaşadığımız çevrede karşımızdaki insana samimi bir gülümseme, ya
da içten bir hal hatır sormak yeterli.
Yorumlar
Yorum Gönder