HOŞGÖR SEN
Hoşgörü; insanın
yaşam içerisinde mutlu, seviyeli ve saygılı yaşamasının tek kuralı... Hoşgörünün eksik olduğu toplumlarda yaşamın sürekli çatışma ve kargaşa
içinde sürdüğünü görmekteyiz. Hoşgörüyü
anlamak, yaşamak ve yaşatmak için
gerekli olan sevgi ve çabadır. Hepimiz her fırsatta, her ortamda ne kadar hoşgörülü olduğumuzu dile getiririz. Fakat sıra uygulamaya geldiğinde herkes
tarafından kolayca uygulanamadığını görürüz. Soruyor muyuz kendimize, günlük hayatta neyi
hoş görürüz? Sabah işe giderken otobüste, metroda sürekli ağlayan bir bebeği ya
da kendimize göre uygun bulmadığımız
davranış ve söylemlerde bulunan birini hoş görür müyüz? Düşünelim, en
son ne zaman apartman kapısında karşılaştığımız, aramızın iyi olmadığı komşumuza
gülümsedik? Ya da ideolojisi bizden farklı birinin görüşlerine saygı duyarak
önyargısız ne zaman dinledik? Yaşadığımız çevrede ya da ülkedeki kavgaların,
ölümlerin kaçta kaçının hoşgörüsüzlükten doğduğuna baktığımızda, oranın oldukça
yüksek olduğunu görmek mümkün.
Hoşgörünün yaşam içerisinde ihtiyaç duyulduğu
yerlerden biri de ailedir. Hepimizin bildiği gibi aile, toplumu oluşturan en
önemli unsurlardan biridir. Hoşgörü bazı ailenin temel taşı olurken bazı
ailenin ise yanından bile geçmez. Benzetecek olduğumuzda toplumun bu iki aile
tipinden oluştuğunu görebilmek mümkün. Hoşgörülü olan ailede herkes mutlu,
işler yolunda iken hoşgörüsüz ailelerin
çoğu ise ayakta kalmakta bile güçlük çekiyor. Bu iki aile tipinden hangisi
olacağınız ise sizin elinizde.
Hoşgörü bir vurdumduymazlık, görmezlikten
gelmek değildir. Kendini bilmek, haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Anlayıştır,
anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir. Yoksa
'bana ne'cilik değildir. Anlayışın kendisidir. Çağın getirdiği sorunların, aç
gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek
bir anlayış tarzıdır, insanın özüdür. Dozu
ve içeriği çarpıtılmadığı sürece insanı bencilikten arındıran, insanı
olgunlaştıran, acımasızlıktan uzak tutan insani özeliklerden biridir hoşgörü. Temelinde
hoşgörünün olduğu bir hayatı önce birey sonra toplum olarak yaşamayı
başarabildiğimiz zaman sükunet ve huzur
bulacağız. Unutmayalım ki hiçbir kavga, hoşgörü atmosferinde yaşam alanı
bulamaz, kaybolur gider. Kısacası hepimiz birbirimizle bir yaşamı paylaşıyoruz.
Bu yaşam kinle, kargaşayla ve kavgalarla doldurmak için yeterince uzun mu?
Yorumlar
Yorum Gönder