KİM  OLUYORUZ?
Yargılamak… Belki de hayatta yaptığımız en kolay şey. Hemen hemen hepimizin düştüğü yanılgı. Toplum içerisindeki yalnızlaşmalarımızın sebebi, birbirimizi anlayıp empati kurabilmemizin önündeki ciddi engellerden biri. İnsanları neye göre yargılıyoruz ki? İyi ve kötü kavramları, doğrunun ve yanlışın tanımı, ahlak anlayışı her toplumda farklılık gösterebiliyor. Sizin yanlış olduğunu düşündüğünüz şey bir başkası için doğru olabiliyor. Üstelik, bir insanı yazdıkları ile, okuduklarıyla, inançları ve etnik kimliği gibi yüzeysel şeylerle yargılamakla birlikte;  o kişiyi bir iki defa görüp, dedikoduyla tanıdığımızı sandıktan sonra onun hakkında söz söyleyebilme özgürlüğünü nereden buluyoruz?
Önyargının en yakın arkadaşıdır aynı zamanda yargılamak. Son yıllarda toplum olarak öyle tahammülsüz bir hal aldık ki;  önyargıyı kırmayı bir yana bırakalım insanları direk yargılayarak itham ediyoruz. Oysaki insanları yargılamak işin en kolayıdır. Önemli olan ise anlayabilmektir.
Hepimizin bildiği hikayedir: İşadamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, işadamının kulağına fısıldar; 'bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi...' Berber çocuğa seslenir: 'Ali, buraya gel!' Bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, 'Bak şimdi' diye fısıldar ve bir elinde 5 liralık, diğer elinde 50 liralık bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: 'Hangisini istiyorsan alabilirsin? Çocuk dalgın dalgın bir 5 liraya bir de 50 liraya bakar ve sonunda 5 liralık banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: ‘Gördün mü? Sana söylemiştim.’ Der. Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden 50 liralık değil de, 5 liralık banknotu aldığını sorar. Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir: 'Eğer 50 liralığı alırsam oyun biter!'

Velhasıl, kusursuz olmadığımızı bildiğimiz için başkalarının kusurlarını arayıp-bulup-ortaya çıkarmaya da meraklıyız.  İnsanları sürekli yargılamaktan, onlara değer vermeye, sevmeye vakit bulamıyoruz. Oysa yaşam içerisinde yaşadığımız her an  değerli  ve  hayat da kısa.  Her şey için geç olmadan önce birbirimizi sevmeye çalışmakla en doğru şeyi yapmış olacağız.


Yorumlar