HİSSET... FARK
ET...
Yaşadığımız
toplum içerisinde duyarlı bir insan olabilmek için görebildiğimizin fazlasını
görmemiz, duyabildiğimizin fazlasını duymamız ve yaşanılan olayların nedenini
sorgulamayı bilmemiz gerekiyor. Hayatımızdaki hiç bir şey tesadüf değil çünkü.
Çoğu zaman fark etmediğimiz ve üzerinde durmaya gerek görmediğimiz şeyler bile
hayatımızla ilgili önemli mesajlar veriyor aslında bize. Kendi önceliklerimizin
farkında olmanın yanı sıra etrafımızda gerçekleşen olayların da farkında olmak önemli.
İnsan yaşamına
farkındalığın yerleşmesi kişinin kendini tanımasıyla gerçekleşir. Okumak,
gözlemlemek ve analiz etmek sonucunda oluşur, gelişir. Yaşama karşı uyanık
olmayı sağlamanın yanı sıra kendini bilerek başkalarını bilmeyi de sağlar.
Farkındalıkla ilgili güzel bir hikayedir; “Bir
gün New York’ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan
biri, Kızılderili’dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki
iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken,
Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır aramaya
başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını,
kendisinin öyle zannettiğini söyler. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla
aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da
onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten
bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili’ye: “Senin insanüstü güçlerin
var. Bu sesi nasıl duydun?” Diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için
insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyler. Kaldırıma geçerler ve
Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan,
bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp
düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına döner:“ Önemli olan, nelere
değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve
hissedersin.”der.
Her insanın sahip olamadığı bir özelliktir. Bazen
insan farkında olduğu ayrıntıların onu üzdüğünü görür ve diğerleri gibi
duyarsız olabilmeyi ister. Farkında olsa bile mutsuz olmamak için anlamazlığa
vurur işi. Bunu en iyi kaçış olarak görür. Ama adını ister şuur isterse bilinç ne koyarsanız koyun geri
dönüşü olmayan, sonunu göremeyeceğiniz bir yoldur. Kendinizden ya da yaşadığınız dünyadan izole olmuş, sorunları
öteleyici bir hayat mümkün değil. Farkındalık; yapamayacağımızı düşündüğümüz
şeyleri yaptırıp, atamayacağımızı düşündüğümüz adımları atar hale getirir. Bir
kez uyanınca bizi daha bilinçli, kendimizle daha barışık ve daha güçlü hale
getirir.
Yorumlar
Yorum Gönder