Ali Başarır kimdir diye sorulduğunda kendinizi nasıl anlatırsınız?Genel olarak sakin, kendi halinde, eğlenmeyi seven, açık sözlü, saygıyı ön planda tutan, bazen biraz fazla detaycı, iletişimci, çözümcü birisi olarak kendimi tanımlayabilirim.

Enstrüman olarak piyanoyla tanışmanız ne zaman oldu ve piyanoyu tercih etmenizin nedeni neydi?

Piyanoyla ortaokul yıllarında müzik öğretmenimin beni keşfi sayesinde ve sonrasında ki aldığım özel derslerle detaylı olarak tanıma fırsatım oldu, o zamanlar boyuma göre oldukça kocaman ve 88 tuşunda cüssesi gibi dev sesler çıkarabilen mucizevi bir enstrüman olarak gördüm ve hayatımın enstrümanı olmasına o zamanlarda karar verdim.


Bir söyleşinizde beyaz yakalı bir plaza çalışanıyken müzisyen olacağım’ deyip tüm kariyerinizi geride bırakıp müzisyenliğe yöneliyorsunuz. Bu birçok insanın cesaret edemeyeceği bir şey. Siz böyle bir karar alırken başarısız olur da işime geri dönerim diye bir düşünce içinde bulundunuz mu?

Müzisyenliğe ‘Müzisyen olacağım’ kelimesi öncesi ufak adımlarla başlamıştım zaten, dolayısıyla seçtiğim yolun kesinlikle kendi adıma doğru olduğuna hep emindim ve hala aynı fikre sahibim. Ancak gerek yaşadığınız coğrafya gereği, gerekse maddi-manevi koşullar gibi durumlar sebebiyle planlarımız maalesef değişikliğe uğrayabiliyor, neticede Türkiye’de sürekli maaşlı işinizi bırakıp, klasik alternatif bir müziğin üretimini yapmak ve onu yaymak, bir yer edinebilmek gerçekten kolay bir iş değil, ciddi şekilde sabır ve cesaret gerektiriyor. Belki şu an olsa bu kararı veremeyebilirdim, doğru zaman denen o gerçekliğe kesinlikle inanıyorum… Ben şu an imkanlarım dahilinde iş hayatına geri dönmeyi düşünmüyorum ancak elbette ki hayat sürprizlerle dolu, yarın ne olacağına dair hiç bir fikrim yok.


Duyguların daha iyi anlatılmasında müziğin payı sizce nedir?

En büyük pay bence özgür olabilmekte çünkü sanat özgür olmaktır, dolayısıyla sadece müzik için değil, sanatın her kolunda görsel ve işitsel olarak duyguların izahatı mümkündür ve de üstelik kalıcıdır. Müzik kulağımızdan iç dünyamıza hızlıca yolculuk yapmamıza imkan verir, hayal gücümüzün kapıları açılır ve dinlerken istediğimiz yere veya ana rahatlıkla yolculuk yapabilir, yüzleşebiliriz, iyileşebiliriz. Gerek sözlü, gerekse enstrümantal olarak müzik geçmişten bugüne hayatımızın en önemli meditasyon aracı ve sanırım sonsuza kadar da böyle olacak.


Enstrümanistliğinizin yanı sıra beste de yapıyorsunuz.  Bu nasıl bir duygu? Beste yaparken size neler ilham verir ve genelde nasıl bir ortam sizin için beste yapma konusunda elverişli olur?

Beste üretmek beni müzisyen yapan en önemli kimlik. Basitçe yazar gibiyim diyebilirim, harf klavyesi yerine piyanonun tuşlarından faydalanarak duygularımı deşifre ediyorum, her bestecinin beste kurgu sistemi kendine özeldir ve bizleri aslında birbirimizden ayıran da bu farklardır. Şimdiye kadar bana ilham veren pek çok olgu oldu. Felsefe, hayat, hikayeler, masallar, mitoloji, iç dünyam, klasik tarz içeren alternatif müzikler, tabiat… ki şu an halen tabiattan besleniyorum, hayatımızın belli döngülerini doğayla karşılaştırıyorum, araştırıyorum ve bu işin ucu biyo müzikoloji ve müzikoterapiye kadar uzanan çok geniş bir yelpaze. Zaman zaman işlemek istediğim konu üzerinde düşünüp de müzik üretebilirim veya tam tersi klavyenin başında spontane oluşumlarda beni, tınıların bana bıraktığı etkiyle bir konuya itebiliyor.


On Air Music Co. etiketiyle yayınlanan maxi single çalışmanızın size dair bilgilendirme notunda  işin içinde piyanodan olduğunda hüzün eksik olmaz anlamına gelen bir cümle var. Piyano genelde hüzünü tuşlarla notalandırmak mı oluyor bu durumda?

Elbette bu bir kural değil, piyanoyla neşeyi de kurgulayabilirsiniz hüzünüde… Ancak kendi müzik yolculuğumda deneyimlediğim; piyanonun o eşsiz akustik rezonansı hüzün duygusunu çok daha derinden veriyor ve bu duyguyu iliklerinize kadar hissedebiliyoruz, tekrar tekrar dinleyip o hüzün anını defa ile yaşamayı tercih ediyorsunuz, ta ki o yüzleşme ve iyileşme anı bitene kadar… O yüzden bana göre işin içinde piyano varsa orada biraz da olsa hüzün vardır ve iyileşmek için de o hüzünün olması iyidir.


Yeni projeniz  “Neo Naturalness”den de biraz bahsedebilir misiniz? Yakın süre önce ilk şarkısı “Eventide” ile tanıştık. Diğer eserler ne zaman yayımlanacak?

“Neo Naturalness” projesi; neo klasik kelimesinden ‘neo’ ve doğa anlamındaki nature’dan  türeyen ‘naturalness’ kelimelerini bir araya getirerek oluşturduğum, felt piyano ve doğa seslerinin bir arada olduğu, müzik kayıtlarında standart olarak kullanılan 440 hertz yerine 432 hertz ile daha yumuşak, meditatif ve dinlendirici bir etkiye sahip olmasını hedeflediğim bir proje. İlk parça olan ‘Eventide’ 20 Ocak tarihinde OnAir Music etiketiyle dijital mecralarda yayımlandı. Proje de toplam üç parça olacak ve 2023 yılı içinde düzenli olarak tüm parçalar yayımlanmış olacak.


Değişik projelerde yer almayı seviyorsunuz anladığım kadarıyla. Geçtiğimiz yıl ses getiren Novel Soundtrack” çalışmasında da eseriniz vardı. Compilation bir albüm projesinde yer almak nasıldı, nasıl gelişti proje?

Herşey OnAir Müziğin “projede yer almak ister misin?” sorusuyla başladı. Kitabın bana ulaşması, okuma sürecim, sonrasında kitabın yazarı Gülşah Elikbank’la tanışmamız, parçaların oluşumu, yayımlanması, PR çalışmaları derken kendimizi adına hiç rastlamadığımız bir ‘novel soundtrack’ projesinin içinde bulduk. ‘Lovers Die at Night’ keyifle yaptığım, romanın duygu aurasına çok yakıştığını düşündüğüm bir beste oldu. Bu çalışmayla sanatta farklı disiplinlerin bir araya gelip tek ruh halinde çalışabileceğini 4 Ekim 2022 tarihinde Ataşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde düzenlemiş olduğumuz dinleti ve söyleşiyle de ispatlamış olduk. Sanatın farklı dallarından oluşabilecek soundtrack çalışmalarına ayrıca devam ediyor olacağım.


Söyleşimizde yer aldığınız için teşekkür ederiz. Sizin eklemek istediğiniz bir soru var mıdır?

Bu keyifli sohbet için ben teşekkür ederim.


Son olarak klasik sorumu size de sormak istiyorum. Ali Başarır’ın elinde sihirli bir değnek olsaydı ne yapardı?

Keşke olsa… Tüm dünyadaki insanların eşitlik içinde yaşaması için kullanırdım ve bütün savaşların, kavgaların son bulmasını ve herkesin huzur içinde kardeşçe yaşamasını sağlardım.

İlk aklıma gelenler bunlar.

Yorumlar